14 Aralık 2010 Salı

Bu siteye Bayıldım doğrusu :)

Evet arkadaşlar gerçekten sloganları gibi emek dolu bir site
"Tükettiklerinden daha fazla üretenlerin platformu"  
benden söylemesi kendinizi kaptırmayın :)



İşte kadın erkek farkı



Yazıya not düştüm görmüşsünüzdür. Kadın dergileri gelir düzeyi ve ekonomik düzeyi yüksek kitleyi hedef alıyorlar. Eh bu da çok şaşırtıcı bir şey değil ama sadece kendi içinde yaşadığın çevreye bakarak kadın ve erkeğin eşit şartlara sahip olduğunu söylemek çok yanlış. Nispeten daha iyi şartlara sahip olabiliriz ama ülkemizde yaşanan dramlara okutulmayan kızlara, dayak yiyen kadınlara, kumalara, tecavüzcüsüyle evlendirilenlere, iş hayatında patron tarafından taciz edilen ama sesini çıkaramayanlara, sokakta güven içinde korkmadan yürüyemeyenlere, töre cinayetine kurban gidenlere, zorla evlendirilen ekonomik özgürlüğü olmadığı için koca yada baba zulmüne maruz kalanlara, dul olduğu için hayat kadını muamelesi görenlere, üniversite mezunu olsa da bütün gün çalışıp sonrada akşam eve geldiğinde kocası yan gelip yatarken yemek temizlik ve çocuklarla uğraşanlara ve yazamadığım nicelerine haksızlık etmiş oluruz .

Sağlık sorunları cinsiyete göre değişiyor. Kadın ve erkekler soysal hayatta ne kadar eşitlerse, iş sağlık sorunlarına gelince bir o kadar farkılar. Merak ediyorsanız okuyun... 

KİLO : Kadınlar erkeklerden daha fazla yağ dokusu taşıyor. Bu yağlar genellikle basen ve kalçada toplanıyor. Bunlardan kurtulmak zor olsa da sağlığımız açısından çok tehlikeli değiller. Erkeklerde yağlanma vücutlarının üst bölgesine doğru oluyor. Kurtulmaları kolay ancak yağlanma sağlık açısından çok tehlikeli. Kalp krizi oranları erkeklerde daha yüksek.Menapozda kadınlarda da erkekler gibi kalçadan yukarı doğru yağ birikmesi oluyor. Erkeklerin daha kolay kilo vermesinin sebebi hem psikolojik hem de hormonlarla ilgili.

STRES : Kadınlar da erkekler de, sorunlarla karşılaşınca "kaç ya da savaş" prensibiyle hareket ediyorlar. Ancak metodlar çok farklı. Erkekler hareket odaklı ve stres karşısında dışarı çıkıp deşarj oluyorlar. Kadınlar daha duygusal. Stresi ya reddediyorlar ya da sosyal bir işe kanalize oluyorlar. Kadınlar günlük stresi arkadaşlarıyla konuşarak atmaya çalışırken, erkekler yalnız kalmayı tercih ediyor. Stresten kurtulmanın ortak yolu spor. Spor salonu, yoga, taichi, yürüyüş sigara ve alkolden çok daha etkili yöntemler.

KALP : Erkekler, hormonal nedenlerle kadınlardan daha erken kalp problemleriyle karşılaşıyor. Kadınlarda belirtiler, üst karında ağrı, boyun ve çenede terleme. Böyle şikayetleriniz varsa göğüs ağrılarını beklemeden doktora başvurun. Koroner arter yetmezliğinin belirtisi olan enfarktüs, erkeklerde yorgunluk sonucu ortaya çıkıyor ve dinlenince geçiyor. Ancak kadınlarda dinlenme halinde ortaya çıkıyor.

DEPRESYON : Kadınlar, bu konuda erkeklerden üç kat fazla dayanıklılar. Problemlerini kabul ediyorlar ancak yardım almak konusunda isteksizler. Erkekler ise kayıtsız kalmayı tercih ediyorlar. Kadınlarda problemlerin kaynağı çoğunlukla ev ve iş yaşamlarında gerçekleşmeyen beklentiler ile ikili ilişkiler. Depresyon, karşılaştığımız en büyük ruhsal rahatsızlıklardan biri ama aynı zamanda en tedavi edilebilir olanlarının da başında geliyor.

AĞRI : Konu ağrı toleransı olduğunda kadınlar kesinlikle daha güçlü çünkü karşılaştıkları bir çok probleme duygusal tekniklerle yaklaşıyorlar. Kadınlarda kronik ağrılar ve ağrı nöbetleri daha çok görülüyor.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Tansiyonunuzu egzersizle düşürün ...

 
Haftanın en az dört günü yarım saatten uzun süre hoşa gidecek bir fiziksel aktivite yapılmalı. Günlük ev işleri, bahçeyle uğraşmak, merdiven çıkmak ya da çocuklarla birlikte bisiklete binmek kalbinize ve tansiyonunuza fayda sağlayacak egzersizler arasında yeralıyor.
 
YAKLAŞIK her üç-dört yetişkinden birini etkileyen yüksek tansiyondan korunmanın başında doğru beslenme ve egzersiz gelir. Yüksek tansiyon için ilaç kullanılsa bile bunun etkisini artırmanın en iyi yolu yine egzersizdir. Şimdi size bir şey itiraf etmek istiyorum; yukarıdaki satırları yazarken bile kendi kendime "Havanda su mu dövüyorum acaba," diye soruyorum. Öyle ya, zaten yaşamında spor olanlar bu yazıyı okuyarak fazladan bir fayda elde edemeyecekler, diğer yandan sporla alakası olmayanlar 50'sinden sonra yüksek tansiyonu ortaya çıktı diye günlük işleri arasına sporu kolay kolay sokmayacaklar; istemediklerinden değil ama beceremeyeceklerini sandıklarından. Fakat yaşama hareket getirmek hiç de üstesinden gelinmeyecek kadar çetrefilli bir mesele değildir, yeter ki işi eğlenceli hale getirebilmek mümkün olsun. Amaç haftanın en az dört günü yarım saatten uzun süre hoşa gidecek bir fiziksel aktivite yapmak olmalı. Burada anahtar kelime 'hoşa gidecek', çünkü can sıkan, angaryaymış gibi gelen bir rutini hiç kimse devam ettirmek istemez. Fakat spor, yapıldığı sürece fayda sağlayan bir faaliyettir, bıraktıktan sonra getirdikleri yavaş yavaş kaybolur.

NELER YAPILABİLİR?
Günlük ev işleri, bahçeyle uğraşmak, cam silmek, merdiven çıkmak, pazara gitmek, dönüşte torbaları taşımak ya da çocuklarla birlikte bisiklete binmek, kalbinize ve tansiyonunuza fayda sağlayacak egzersizlerdir. Otomobili uzakta park edip yürümek ya da otobüsten bir durak önce inmek bile hayal edemeyeceğiniz faydalar sağlar. Daha hareketli olmak için mutlaka bir spor salonuna yazılmak gerekmez ama bazıları böyle ortamlarda kendilerini daha motive olmuş hissedebilirler. Eğer siz de onlardansanız, çalışmaya başlamadan önce sakatlıklardan korunmak için oradaki eğitmenlere aletlerin nasıl doğru kullanılacağını danışın, yoksa kaş yapayım derken göz çıkarmak mümkün. Ağırlık kaldırmak, kuvvet ve dayanıklılık egzersizleri yapmak alışmamış bedenlerde riskli olmakla birlikte haftada iki-üç kez usulüne uygun yapıldığı takdirde kalp sağlığını olumlu yönde etkiler. Dayanıklılık egzersizleri ayrıca tansiyonu düşürür, vücut yağını azaltır, kas kütlesini ve metabolizmanın hızını artırır. Yapılabilecek en uygun egzersizlerden biri de yüzmektir. Ortopedik ya da romatizmal şikâyetleri olanların bile rahatlıkla yapabilecekleri bir spor olmasının yanında yüzme, kanda dolaşan adrenalini düşürerek kan damarlarını genişletir. Günde yarım saat yüzmek, kalp atışlarını yavaşlatırken tansiyonu da düşürür.

NE KADAR EGZERSİZ?
Eğer tansiyonunuzda orta dereceli yükselmeler oluyorsa günde 30 dakika, nabız sayınızı yükseltip sizi terletecek hızda yürümek, ilaç kullanmadan tansiyonunuzu kontrol altına almaya yardımcı olabilir. Eğer ilaç kullanıyorsanız aynı hızda bir yürüyüş, ilaç ihtiyacınızı azaltabilir. Sağlıklı kişilerin sağlığının devamını sağlamak da yine sporla mümkündür. Bir süredir spordan uzak kalmış olanlar ya da yeni başlayacaklar, ilk günleri yavaştan alırlarsa sağlıklarını riske atmamış olurlar. Yapılan egzersizin dozunu yavaş yavaş artırıp her gün yarım saat sınırına çıkmak doğru olandır. Örneğin günde 10 dakika hafif yürüyüşle ya da bisikletle başlayıp kuvvetlendikçe zamanı ve şiddeti artırmak gerekir. Önemli konulardan biri de yaptığınız sporun günlük düzeninizi alt üst etmemesidir. Spor yapacağım diye çocuğunu okula geç bırakan anne ya da işinden geri kalan baba, bir süre sonra bu düzeni sürdüremez hale gelir. Spora ayıracağınız zaman ya işe yürüyerek gitmek gibi zaten günlük ritmin içinde olmalı ya da ona özel zaman ayrılmalıdır. Fakat çok sıkışık tempoda çalışanlar, televizyon izlerken evde bisiklet çevirmeyi bile düşünebilirler. Bazen yarım saati birden spora ayırmak mümkün olmuyorsa üç kez 10'ar dakikalık yürüyüş ya da bedensel aktivite de günlük spor ihtiyacını karşılar. İsteyen evinde küçük bir spor ünitesi bile kurabilir. Alınacak birkaç ağırlık, bir step tahtası, germe ya da sıkma yayları ya da sağlık topu, evde yapacağınız aletli egzersize çok yardımcı olacaktır. Bunların yanında uygun bir koşu bandı ya da kondisyon bisikleti, yağ yakma ve dayanıklılık kazanmak için faydalı olacaktır. Yüksek tansiyonu olanların, egzersizden önce ısınmaları ve bittikten sonra yavaş yavaş soğumaları kalp sağlıkları için önemlidir. Egzersizden önce 10 dakika tempoyu artırarak ısınmak doğru olur, aynı süreyi soğumak için de ayırmak gerekir.

SINIRLARI BİLMEK...
Bir kalp hızı ölçer sayaç kullanmak, doktorunuzun önereceği limitler dahilinde spor yapıp yapmadığınızı takip için kolaylıkla kullanılabilir. Saat şeklinde olanlar ya da kulak memesinden ölçüm yapanları bulmak mümkün. Eğer kalp hızınız belli bir düzeyin üzerine çıkarsa sağlık açısından sakınca doğurabilir, buna karşın yeterince hızlanmazsa da yaptığınız spordan umduğunuz faydayı bulamazsınız. Yüksek tansiyon tedavisi için kullanılan Beta Bloker ya da Kalsiyum Kanal Blokerleri gibi ilaçlar kalp hızını yavaşlatabilir, bu nedenle bu tedaviyi uygulayanların kalp hızlarının ne olması gerektiğini doktorlarına mutlaka sormaları gerekir. Hangi sporu yaparsanız yapın sınırlarınızı iyi bilin. Eğer yaptığınız egzersiz sizi rahatsız ediyor ya da canınızı yakıyorsa, durun! Eğer başınız dönerse, göğsünüzde, sırtınızda, kolunuzda ya da boynunuzda ağrı hissederseniz yaptığınız işten vazgeçin. Bunun yanında soğuk ya da sıcak ve nemli günlerde daha yavaştan alın ya da sporunuza sıcaklığı ayarlanmış kapalı bir mekânda devam edin.

Ve beslenme...
Sadece 5 kilo verseniz bile tansiyonunuz normale dönecek ya da kontrol altına almak kolaylaşacaktır. Kilo vermek için her gün harcadığınız kaloriden daha azını yemelisiniz. Gıdaların besin ve kalori değerlerine dair ve temel beslenme stratejilerini öğrenmek için doktorunuza ya da onun yönlendireceği beslenme uzmanına danışmanız iyi olur. Neyin ne kadar enerji verdiğini kafanızın kenarına bir kere yazdıktan sonra günlük diyetinizi kendi kendinize ayarlamak da mümkün olur. Bunun yanında yapacağınız sporla kaybedeceğiniz fazladan kaloriler de kilo vermenizi kolaylaştırır. Tuz! İşte yüksek tansiyon tedavisinde anahtar kelimelerden biri daha. Eğer günlük tuz alımınızı yaklaşık 2.5 gramla sınırlı tutarsanız (bu yaklaşık bir tatlı kaşığı eder), büyük tansiyonu iki-dört değer aşağıya çekmek mümkün olur. Fakat bu değeri hesaplarken ekmekteki, peynirdeki tuzu da hesaba katmak gerekir. Küçük bir ipucu vermek gerekirse yemekleri pişirirken daha az tuz kullanıp lezzet vermek için baharat ve otlardan yararlanmak mümkün. Bir de işlenmiş gıdalar çok miktarda tuz içerir. Alkol alımı ise yüksek tansiyon tedavisinde bir sınıra kadar kabul edilebilir. Erkekler için günde iki, kadınlar için ise bir içki, kabul edilebilir bu limitin üst sınırıdır. Bir içki yaklaşık bir küçük biraya, bir kadeh şaraba ya da bir tek rakıya denk gelir.

'Elma tipi' şişmanlık ölümcül !!!


Türkiye'de kadınların üçte birinin obez, erkeklerin de 'elma tipi' şişman olduğunu belirten Prof. Dr. Ahmet Türkçapar; "Karın bölgesinde biriken yağlar ölüm riski yaratıyor" dedi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Türkçapar, şu bilgileri verdi:

DİYETİ UZATMAYIN
Şişmanlık, elma ve armut diye iki tipe ayrılıyor. Elma tipinde yağlar karında birikir. En tehlikeli şişmanlık budur. Armut tipi ise karnı ve göbeği olmayan ama kalça çevresi yağlı olan kişilerdir. Armutlarda ölüm riski daha azdır. Türk erkekleri ise elma tipi şişmandır. Obez bir hastaya beş yıldan fazla süre diyet yaptırmak ona büyük bir kötülük olur. Hastaya "Ameliyat tehlikeli, sen diyet yap" şeklinde mesajlar verilmesi de doğru değildir. Amerika'da yılda 200 bin hastaya şişmanlık ameliyatı yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda ölüm oranı binde 9'dur.

YAVAŞ YEMEK YİYİN
Şişmanlık ameliyatlarında 18 ile 50 yaş grubunu tercih ediyoruz. Doktorlar olarak, genç hastaları daha çok seviyoruz. Çünkü genç hastaların kilo verme hızları daha iyi oluyor ve metabolizmaları daha hızlı çalışıyor. Yaş ilerledikçe kilo verme hızları çok yavaşlıyor.

BİR ÖNERİ
"Hızlı yemek yiyorsanız, midenize çabuk giden gıdalar yüzünden metabolizma çabuk harekete geçer ve çabuk acıkırsınız. Yavaş yemek yerseniz, az gıdayla çok doymuş gibi hissedersiniz. Yeme süresini artırarak, gıda miktarını azaltmak mümkün.

Sadece birkaç ufak püf noktasını izleyerek genç görünümünüzü koruyabilecek ve enerjinizden hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.

 
 
Mümkün olduğu kadar genç görünmek ve hissetmek istemeniz çok normal. Sadece birkaç ufak püf noktasını izleyerek genç görünümünüzü koruyabilecek ve enerjinizden hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. Enerji seviyenizi yukarılarda tutmak için ise enerji harcamanız gerekli. Gün boyunca bir sandalyede oturarak enerjiye kavuşamazsınız.

 
En iyi çözüm günlük fiziksel aktivitelerinizi planlamaktır. 
Yakın bir parkta bir yürüyüşe çıkabilir ya da yüzme kurslarına katılabilirsiniz. Dans etmeye gidebilir veya evde bir takım egzersizler uygulayabilirsiniz. Vücudunuzu hareket ettirecek her türlü aktivite kan akışını hızlandıracak ve kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlarken size genç bir görünüm de kazandıracaktır.

 
Dışarıda geçirdiğiniz bir gecenin ardından ise mutlaka 8 saat uyumaya özen gösterin. 
Çünkü cildinizin ve vücudunuzun dinlenmeye ihtiyacı olacak. Uyumakta zorluk çekiyorsanız uykunuzu getirecek doğal besinler veya takviyelere başvurabilirsiniz. Uykudan kısmak size hiçbir fayda sağlamayacaktır.

 
En son ne zaman güldüğünüzü hatırlıyor musunuz? 
Gülmek tüm vücudunuzu mucizevi bir şekilde etkiler.  Gülmek akciğerleri, kalbi, sindirim sistemini ve duygusal halinizi etkiler. Yaşlanmayı yavaşlatmak için illa ki ciddi olmaya gerek yok, gülün ve kırışıklıklardan kurtulun.

 
Doğru yiyecekler seçmek de sizi gençleştirecektir. 
Özellikle beyin fonksiyonlarını etkileyen, cildi tazeleyen besinler tüketmeye özen gösterin. Sindirim sistemini zorlayacak besinler vücudu yavaş çalışmaya iteceğinden kan akış hızınız yavaşlayacak ve cildiniz oksijensiz kalacaktır. Bu da erken yaşlanmaların görülmesine neden olabilir. Vücudunuz için gerekli vitamin ve mineralleri almaya özen gösterin. Unutmayın siz beslenemezseniz, cildiniz de beslenemez.

 
Genç görünmek istiyorsanız cildinizin nemini koruyun. 
Anti-aging etiketli yaşlanma karşıtı ürünler belirli bir yaştan sonra rafınızda yerinizi alsın. Ancak bu ürünleri kullanırken de mutlaka cilt tipine uygun olduklarından emin olun ve kremlerinizi,nemlendiricilerinizi sık sık değiştirmeyin

SAĞLIKLI YAŞAMIN TOHUMLARDA SAKLI !!!



”Sağlıklı beslenmek istiyorsak, ‘kutsanmış tohum’ olarak bilinen çörek otunun da aralarında bulunduğu nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, haşhaş yağı gibi fonksiyonel yenilebilir sıvı yağlar tüketmeliyiz. Bu ve benzeri yenilebilir özellikteki yağları özellikle günlük diyetlerimizle tüketmeliyiz. Salatalarda, soslarda ve fırın ürünlerinde bu yağları kullanmalıyız. Soğuk presle elde edilen bu yağların fonksiyonel özelliklerinde fazla bir kayıp olmadığından, doğrudan tüketilebilir niteliktedirler. Bu özellikleri, hem kullanımını hem de yarayışlılığını artıran temel unsurlardır.”

-ÇÖREK OTU: KRONİK HASTALIKLARA KARŞI KORUYOR-
Çörek otu, 100′ün üzerinde değerli besin maddesi içermektedir. Takriben yüzde 21 protein, yüzde 38 karbonhidratlar ve yüzde 35 bitkisel yağlardan oluşmaktadır. İçeriğindeki aktif maddeler, nigellon, thymoquinon ve yenilebilir yağlardır. Diğer maddeler ise, linoleik asit (Omega-6, Omega-3), oleik asit, palmitik asit, kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, çinko, bakır, magnezyum, selenyum, fosfor, vitamin A, vitamin B, vitamin B2, niasin ve C vitaminidir.

Çörek otu, Orta Doğu ülkeleri arasında birçok derdin dermanı olduğu için ‘Habbat Al Barakah’ ya da ‘Kutsanmış Tohum’ olarak bilinir. Binlerce yıldır Orta Doğu, Asya ve Afrika’da kullanıldığı gibi günümüzde Amerika ve Avrupa’da da kullanılmaktadır. İçinde Omega-3 ve Omega-6 ihtiva eden yüzde 50-60 oranında temel yağ asidi vardır. Bunlar, bağışıklık sistemini alerji ve enfeksiyonlara karşı güçlendirip dengeleyerek kronik hastalıklara karşı korumaya yardımcı olmaktadır.

-NAR ÇEKİRDEĞİ: KALP İÇİN YARARI KANITLANDI-
Nar çekirdeği yağı E vitamini içeriği yüksektir. Yapısında, Punisik asidin yanı sıra yüzde 0,6 oranında antioksidan özellikteki polifenolleri içermektedir. Nar çekirdeği yağı konjuge yağ asitlerini yapısında bulunduran ender bitkilerden biridir. Nar çekirdeği yağı alanında yapılan çalışmalar çok yeni olmasına rağmen, alınan başarılı sonuçlar bu yağa duyulan ilgiyi tüm dünyada artırmıştır. Nar çekirdeği bileşeninde bulunan linoleik asit ve polifenollerin kalp damar hastalıklarındaki koruyucu etkisi deneysel çalışmalar sonucu belirlenmiştir.

-ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ: KÖTÜ KOLESTEROLÜN DÜŞMANI-
Üzüm çekirdeği, yapısına oranla yüksek miktarlarda yenilebilir yağ içermektedir. Ortalama olarak yağ içeriği yüzde 10 -15 arasındadır. Üzüm çekirdeği yağı, başta linoleik ve oleik asit gibi doymamış yağ asitlerince zengindir. Bileşimindeki doymuş yağ asitleri yüzde 15-20 dolaylarındadır. Yani yüksek oranda doymamışlık özelliğindedir. Dahilen ve Haricen kullanımları mevcuttur. Dahilen olarak, üzüm çekirdeği yağında yüzde 60-65 oranında bulunan Omega-6 da Omega-3 yağ asidi gibi damar iç çeperlerini koruyucudur ve kalp ritmini de düzenlemeye yardımcıdır.

Yine yapısında doğal olarak bulunan E vitamininin güçlü antioksidan etkisi sayesinde kötü kolesterol (LDL-oksidasyonu) azaltılabilir. Haricen olarak, üzüm çekirdeği yağı, akışkan bir yağ olması ve esansiyel yağ asitlerince çok zengin olması nedeniyle mükemmel bir masaj yağıdır ve bu nedenle Aromaterapi’de tercih edilir. Üzüm çekirdeği yağı Deriye kolayca nüfuz eder ve nemlendirir. Yağların direkt olarak nemlendirme özellikleri yoktur, ancak cilt üzerinde ince bir film tabakası oluşturup deri yüzeyinden buharlaşmayla sıvı kaybını yavaşlattıkları için dolaylı olarak nemlendirirler.

-HAŞHAŞ YAĞI: CİLDİN GENÇ GÖRÜNMESİNİ SAĞLIYOR -
Haşhaş yağı, Omega-6 ve Omega-9 yağ asitlerince zengindir. Bu yağda yüksek oranda E vitamini bulunmaktadır. Antioksidan etkiye sahiptir. Vücudumuzdaki doku hücrelerinin önemli yapı taşlarını oluşturur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan dolaşımını düzenler. Cildin nemini koruyarak, daha genç görünmesine ve tüm cilt hücrelerinin işlevlerini düzenlenmesine yardımcı olur. Aromaterapide masaj yağı olarak kullanılır. Ayrıca bazı hamur işleri, yemekler, salata ve soslara özel aroma katmak için kullanılır.

Acele karar vermeyin !!!



"Acele karar vermeyin, o zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar aklın durması halidir, karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı... huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. bir yol biterken yenisi başlar. bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz."

5 Aralık 2010 Pazar

HANGİ SPORLA NE KADAR KALORİ YAKILIR?

İşte 1 dakikada harcanan kalori miktarı tablosu.


Spor Türü         Dakikada           harcanan kalori

Tenis                     6                           8 kalori
 Bisiklet                 5                         11 kalori
Kayak                   11                        19 kalori
Futbol                    8                          9 kalori
Koşu                      9                          11 kalori
Yüzme                  10                        12 kalori
Basketbol             6                          10 kalori
Buz pateni             5                            7 kalori
Jimnastik              5                          10 kalori
Masa tenisi           3                             5 kalori
Dağcılık                11                         13 kalori
Yelken                    3                            6 kalori
Aletli jimnastik      6                         12 kalori

Tabloda belirtilen rakamlar, dakikada harcanan kalori miktarıdır. Spor yaptığınız süre arttığında, kalori harcama katsayısı da yükselir. Sevdiğiniz bir spor türünü seçin, hem sağlıklı yaşamanın hem de kilonuzu korumanın keyfini sürün!

Mahatma Gandhi

Ufak Şeyleri Dert Etmeyin



Çoğu zaman kendimizi kaptırıp bazışeyleri fazla dert ederiz, ama yakından bakınca, bunlar hiç de öyle büyütülecekşeyler değildir. Tüm dikkatimizi küçük sorunlara yöneltip, onları normal boyutlarının çok üstüne çıkarırız. Örneğin, trafikte bir araç önümüzü kesebilir. Oluruna bırakıp, yolumuza devam etmek yerine, öfkelenmeyi kendimize hak buluruz. Kafamızda hayali bir kapışma yaratırız. Hatta, çoğumuz bu olayı unutmak yerine, başkalarına da anlatırız.

Peki, neden öbür sürücüyü kazasını nerede yaparsa yapsın, diye bırakmayız sanki? O kişiye acımayı deneyin ve öyle bir telaşı yaşamanın ne kadar zor olabileceğini düşünmeye çalışın. Bu yolla kendimizi daha çok kollamış ve diğer insanların sorunlarım üstlenmekten kaçınmış oluruz.

Günlük yaşamlarımızda oluşan buna benzer daha pek çok "ufakşeyler" vardır. Bu uzun bir kuyrukta beklemek olabilir, haksız eleştirilere uğramak, ya da, yapılacak bir işin bütün hamallığım üstlenmek olabilir; ufakşeyleri dert etmeyerek neler kazanabileceğinizi göreceksiniz. Pek çok insan yaşam enerjilerinin büyük miktarını "ufakşeyleri dert ederek" harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalamaktadırlar. Çabalarınızı bu hedefe doğru yönelttiğiniz taktirde daha sevecen ve ılımlı olabilmek için kendinizde çok daha fazla enerji bulacaksınız.

Nefesle Hayat - Bir nefesle yaşamınızı yenilemek ister misiniz?

Bir nefesle yaşamınızı yenilemek ister misiniz?

 Arkadaşlar yine bir sayfa paylaşmak istiyorum ve gerçekten işinde son derece disiplinli ve uzmanlar kendimizi farketmemizi sağlıyorlar nefesin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorlar ben daha fazla anlatmayayım ve lütfen bu konuyu sizde inceleyim.İsterseniz önce kendi sayfalarından takip edin.

Semra Bakioğlu'na Teşekkürlerimle ...



3 Aralık 2010 Cuma

İşte yemekten sonra yapmamanız gerekenler ...



1) Araştırmalar yemekten sonra içilen tek bir sigaranın 10 taneye bedel olduğu kanıtlıyor. (Kanser riski de doğru orantıda artıyor)

2) Yemekten hemen sonra meyve yemek midenin hava ile dolmasına sebep oluyor. O yüzden meyvenizi yemekten 1-2 saat önce ya da sonra yemelisiniz.

3) Çay yaprakları yüksek oranda asit içerdiği için yemeklerden aldığımız proteinleri sindirmemizi zorlaşır.

4) Yemekten sonra kemer gevşetmek bağırsakların bükülmesine ve bloke olmasına sebep.

5) İnsanlar genellikle yemek yedikten sonra yürümenin ömrü uzattığına inanır. Halbuki bu doğru değil. Yürümek, sindirim sisteminin yediğimiz yemeklerden nütrientleri özümsememesine sebep olur. Yani yediğimiz yemeğin hiçbir anlamı kalmamsına...

6) Banyo yapmak kan akışını ellere, ayaklara doğru çoğaltır ve bu da midenin etrafındaki kan miktarını azaltır. Sonuç olarak, sindirim sistemini zayıflatır.

7) Yemekten hemen sonra uyuduğumuzda, yediklerimizi yeterince sindiremeyiz. Bu da bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur

7 Müthiş Besin

7 besin sağlıklı bünye için olmazsa olmaz. İşte ABD uzmanlarının önerdiği reçete.

Kalbi koruyor
BADEM: Her gün, bir çay fincanın yarısını dolduracak miktarda, yani 30 gram badem yemeyi ihmal etmeyin. Omega-3 asitli yağları açısından oldukça zengin bir besin olan badem, kandaki kötü kolesterol (LDL) oranını yüzde 4.4 oranında düşürüyor. Badem böylece damar tıkanıklıklarını önleyerek, dolaşım sisteminin düzenli olarak çalışmasını sağlıyor; kalbi koruyor.


Diyabeti önlüyor
KAHVE: Günde iki fincan kahve, özellikle orta yaşlardan sonra görülen Parkinson ve Tip-2 diyabete karşı vücudu koruyor. Kahvede bulunan kafein maddesi, diyabete yakalanma riskini yüzde 35 azaltıyor. Ayrıca ağrı kesici özelliği de bulunuyor. Ancak kahveyi mutlaka kalsiyum deposu olan sütle için. Böylece kafeinin kemikleri zayıflatmasını engellemiş olursunuz.

Sinirleri rahatlatıyor
TARÇIN: Her yemekten sonra içinde bir miktar tarçın bulunan bir tatlı yemeyi unutmayın. Tatlı yemek istemiyorsanız, küçük bir çay kaşığı dolusu tarçını doğrudan suya ekleyerek içebilirsiniz. Tarçın kan şekerini düzenliyor, ayrıca sinir sistemini rahatlatıyor. Öte yandan köri baharatının içinde bulunan Tumerik adlı maddenin eklem iltihabını ve romatizmayı önlediğini unutmayın.

Patatesi haşlayın
PATATES: Antioksidanlar yönünden çok zengin. Amerikan Tarım Dairesi'ne göre en yararlı 100 besinler arasında 17'nci sırada yer alıyor. Akciğer kanseri, diyabet ve kalp krizine karşı koruyor. Ancak patatesi kızartmak yerine, yağsız bir şekilde haşladıktan veya fırında pişirdekten sonra yemeyi tercih edin.

Kaslar için faydalı
SEBZE ÇORBASI: Doyurucu ancak kalorisiz bir yiyecek olduğu için özellikle kilo vermek isteyenlerin bir numaralı tercihi. Ayrıca, özellike sebze çorbası sodyum bakımından zengin. Bir kase sebze çorbasında 500 miligram sodyum bulunuyor. Sodyum, sinir sistemi ve kasların düzenli olarak çalışmasını sağlıyor. Ayrıca vücuttaki sıvı miktarının dengesini düzenliyor. Ancak günde 1500 miligramdan fazla sodyum tansiyon ve kalp rahatsızlıkları konusunda tam bir ters etki yaratıyor.

Kansere karşı birebir
ZEYTİNYAĞI: Zeytinyağı kanser riskini azaltıyor. Günde 25 ml. zeytinyağı alanların idrarlarında, hücrelere zarar veren '8oxodG'adlı maddenin seviyesinin azaldığını ortaya çıkardı. Zeytinyağı kanserin yanısıra iyi kolesterol (HDL) oranın artmasını sağlayarak kalbi koruyor. 1 çorba kaşığı zeytin yağında 120 kalori bulunuyor. Bu nedenle günde 6 çorba kaşığını geçmeyin.


Kanseri engelliyor
ÇAY: Siyah veya yeşil olsun, çayın her türü kanser riskinin azaltılmasında etkili bir rol oynuyor. Çay, kadınlarda rahim kanserine yakalanma riskini yüzde 50 azaltıyor. Göğüs kanseri içinse bu oran yüzde 60'a kadar çıkıyor. Çay ayrıca Alzheimer ve kalp krizine karşı vücudu koruyor.

Nefret edilen 10 kadın tipi (Cinslerime Duyrulur)


İşte en nefret edilen 10 kadın tipi!



1. Seksi silah olarak kullananlar
İlişkilerde çoğu kadın kendi üstünlüklerini kurmak için erkeklerin seks isteklerine duyarsız kalır. Bu cesur davranış kendi aralarında alkışlanırken, erkeklere göre basit gibi görünen bu insan ihtiyacından kadınların gerçekten vazgeçebileceklerini düşünmemeleri gerekiyor.


 
2. Vır vır konuşanlar
Çoğu kadın konuşmayı sever ve eğer bir erkek onlara bir fırsat verirse susmak bilmeyebilir. Bu erkeklerin kadınların ne söylediklerine dikkat etmeyecekleri anlamına gelmez sadece erkekler her detayı duymak istemiyor.



3. Bayılıncaya kadar alış veriş yapanlar
Alış veriş zamanı geldiğinde, çoğu kadın için bir gün yetmez. Vitrinlere bakmak, tek tek incelemek ve fiyatları bilmek isterler. Bir ayakkabı ve giysi mağazasında yeme, içme ve diğer sorumlulukları düşünmeden saatler harcayabilirler. Erkeklere göre en kötüsü onunla dolaşmasını istemesi.. Mağaza mağaza, amaçsızca, her kıyafete ve ayakkabıya bakarak gerektiğinde büyük paralar ödemekten sıkılıyorlar.



4. Aşırı duygusallaşanlar
Herşeye ağlamak. Acıklı ya da mutlu bir filme, kırılan bir tırnağa ya da kötü kesilen saça. Erkeklere göre daha kötüsü onlardan bu duygusallıklarını gidermelerini beklemeleri. Kadınlar bu tür durumlarda erkeklerin omuzunda ağlamak isterken, diğer taraftan onu rahatlatan şeyler söylemenizi beklerler.
Erkekler bir kadını rahatlatacak şeyi henüz bilmiyorlar. Onlara söyledikleri şey çok iyi gelebilir veya onları incitebilir. Erkekler her dakika omuzlarını ıslatan bir kadın istemiyor.



5. Kişisel alanlara saldıranlar
Kadınların erkeklerin kişisel eşyalarını karıştırmak gibi içgüdüsel tiki vardır. İlişkisinin ya da evliliğinin uzun sürmesini isteyen kadınlar bir gümrük görevlisi gibi herşeyinizi alt üst edebilir. Bu tür davranıştan aslında kadınlar da erkekler kadar nefret eder. Saçlarını ne kadar kestirdiklerinin ya da başka yerlere ne kadar harcadıklarının bilinmesini istemezler.



6. Gizemli, araştırarak konuşanlar
'Ne düşünüyorsun' sorusu kadınların erkeğin aşkını anlamalarına yardımcı olan bir soru haline geldi. Erkekler belirsiz, teorik soruların yanıtlarını onların istedikleri doğrultuda vermeye çalışmaktan nefret ediyor. Erkekler eğer gerçekten ruh eşi olduklarına inanırlarsa, cevapları hemen veriyorlar.



7. Zayıf ve muhtaç olanlar
Bazı kadınlar kıymetli hissetmek, erkeklerinin onları el üstünde tutmasını, şımartmasını ve ne kadar özel olduklarının söylenmesini, etraflarında moral ve destek için pervane olmasını isterler. Erkeklere göre bu noktada bir tezat var. Flört sırasında kadınlar ne kadar özgür olduklarını erkeklere göstermek isterken, aşık olduklarında savunmasız hale gelebiliyorlar. Erkekler ise, dayanıklı ve sağlam kadınlarla birlikte olmak, en azından kendi iç dünyalarıyla barışık olanları tercih ediyorlar.



8. Kıskançlar
Çoğu kadın sevgilisinden ya da erkeklerden başka bir kadının adını duymaktan hoşlanmaz. Erkekler neden kadınların buna aşırı tepki gösterdiklerini çoğu zaman anlayamaz. Eğer erkekten şüphelenmesini gerektirecek bir davranış varsa, paranoyasında haklıdır. Boş yere olan size olan güvensizliğinin bedelini erkekler ağır ödememeleri gerektiğini düşünüyor.



9. Diğer kadınları çekemeyenler
Neden bir kadın zengin bir kadını övücü sözler söylemez? Kilodan saç şekline kadar her konuda titiz oldukları halde, çoğu kadın hemcinsinin zenginliğini kıskanır. Erkeklerin de bu tür şeyler söylemesini istemezler. Erkekler de zaten gerekmedikçe söylemezler ancak her söylediklerinin ve yaptıklarının eleştirilmesini, krize dönüşmesini istemiyorlar.



10. Olmadığı halde erdemli görünenler
Çoğu kadın erkeklerden daha erdemli olduğunu göstermeye gayret eder. Erkekler kadınların göründükleri kadar saf ve masum olmadıklarını, her insanın hatalarının olabileceğini düşünüyor. Erkeklere göre kadınlar istedikleri gibi bir erkek bulmak için, onların kendileri gibi olmalarına izin vermeli.

Hadi bakalım kim haklı ,kim haksız ...

 
 
 

Sonbaharda da formda kalmak için 15 öneri



Yaz aylarında sağlıklı bir şekilde verilen kiloların sonbahar ve kış süreçlerinde de korumayı sadece yaşam ve beslenme düzeninize dikkat ederek gerçekleştirebilirsiniz. İşte sizi sonbahar aylarında formda tutabilecek sağlıklı yaşam kuralları:

1. Yeterli düzeyde uyku en önemli unsurdur. Yetişkinler 8 saatten fazla uyumamaya özen göstermelidir.
2. Sigarayı yaşamınızdan çıkarın, sigara içilen yerlerde bulunmamaya özen gösterin.
3. Stresi kontrol altına alın.
4. Alkol gibi metabolik stresi artırıp, yaşlanmayı hızlandıran içeceklerden uzak durun.
5. Temizlik kurallarına özen gösterin.
6. Düzenli olarak tıbbi kontrollerden geçin.
7. Daima diyetinizde yapacağınız olumlu değişikliklerin sağlığınıza yapacağı önemli farklılıkları hatırlayın.
8. Optimal sağlık için tahıllar, et grubu, süt ürünleri, taze sebze ve meyveler ile sağlıklı yağları bir arada yiyin.
9. Yemeklerinizi nerede yediğiniz ve nereden satın aldığınız çok önemli değil. Hoşlandığınız yiyeceklerin sağlıklı yeme tarzına uygun olmasına dikkat edin.
10. İyi beslenme formda kalmanın temel yakıtıdır ve buda sizinle başlar. Evde, restoranda, kafeteryada veya işte de sağlıklı besinlerden oluşan menüler tüketebilirsiniz.
11. Sevdiğiniz restoranlarda kızartmalar yerine az yağlı olanları tercih edin.
12. Beslenmede her şeyden önemli olan unsurun; çeşitlilik, denge ve aşırıya kaçmama olacağını asla unutmayın.
13. Yemek yerken aşırıya kaçmayın. Porsiyon ölçülerinizi uygun tutarsanız istediğiniz besinleri kolaylıkla yiyebilirsiniz.
14. Düzenli olarak yürüyüş yapın.
15. Bol miktarda su için. Bu yetişkinler için ortalama 8 su bardağıdır. Suyun vücut için yeterli gelip gelmediğini idrar rengini kontrol ederek anlayabilirsiniz. Eğer sürekli bir ilaç kullanmıyorsanız idrar rengi açıksa yeterli sıvı almışsınız demektir.

Kadınlar bu besinlerden mutlaka tüketmeli !!!



Sağlık herşeyin başın da gelir bunu herzaman sölerim önce sağlık.
Bunu herkes çok iyi bilir.
Paran olmuş malın mülkün,servetin olmuş sağlığın olmadıktan sonra neye yarar ki..
Peki sağlıklı kalabilmek için neler tüketmek gerekir?
Tabi ki de sağlıklı besinleri tüketmek gerekir.
Özellikle kadınları tüketmesi gereken besinler var.
Bunlar başlıca;domates,ceviz,fasulye,balıkve yaban mersinidir ben çook tüketirim.
Faydalarına gelince de;

Domates:Kadın sağlığının en iyi dostlarından birisi domatestir. Antioksidan özelliği vardır. Domates likopen deposudur. Hem pişmiş, hem çiğ olarak mutlaka tüketilmelidir. Likopen kadınlar için son derece önemlidir. Likopen zengini diyetler uygulayan kadınların, diğerlerine oranla daha az meme kanserine yakalandığı tespit edilmiştir. Domatesin antioksidan özelliği, tansiyonunuzu düşürür ve kötü kolesterolü engeller. Üstelik kansere karşı koruyucudur.


Ceviz:Ceviz, Omega-3 açısından son derece zengin bir besindir. Omega-3, iyi kolesterolü yükseltir. İltihabı azaltma özelliği vardır. Depresyona iyi geldiği, Parkinson ve Alzheimer hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir. Salatanızın üzerine serpeceğiniz bir miktar ceviz, hem sağlığınızı kuvvetlendirecek, hem yemeğinize lezzet katacaktır.

Balık:Omega-3 açısından zengin olan bir besin çeşidi de balıktır. Haftada 2 kere tüketmek, kalp krizi riskini azaltmaktadır. Özellikle doğurganlık yaşında ve emziren kadınların, haftada 350 gr deniz ürünü tüketmeleri gerekmektedir.

Fasulye:Fasulyenin faydaları saymakla bitmiyor. Mevsimindeyken, taze fasulyeyi haftada 2 öğün tüketebilirsiniz. Kış aylarında ise kuru fasulye yemeği ihmal etmeyin. Fasulye kolon kanserine iyi geliyor. Magnezyum, potasyum ve lif açısından zengin olduğu için, kalbin en iyi dostlarından biridir.

Yabanmersini:İdrar yolları enfeksiyonlarına iyi gelen yaban mersini, vücudunuza pek çok fayda sağlar. Günde 300 gram yabanmersini suya antioksidan etki için idealdir. Ayrıca soğuk algınlığına iyi gelir, mide kurtlarıyla baş eder ve bazı kanserlere karşı gelir.


Son yıllarda kadın hastalıkları çok ciddi bir artış gösterdi.Başta rahim kanseri olmak üzere bir çok hastalık var.Kadın hastalıklarında geri denişi olmayan sonuçlar oluşabiliyor.Bu hastalıklardan korunmak için bu besinlerden bol bol ama dikkatli tüketin..

Yemek yerken yapacağınız küçük değişikliklerle kalorilerden kurtulabilirsiniz ...


Yemek yerken yapacağınız küçük değişikliklerle kalorilerden kurtulabilirsiniz

Kahvaltı:
Kahvaltıda sütünüzü şeker yerine taze meyvelerle tatlandırın.
1. Yağlı süt yerine yağsız veya yarım yağlı süt için.
2. Kahvaltılık gevrek veya meyve suyunuz için kullandığınız tabağı veya bardağı küçültün.
3. Sütünüzü şeker yerine taze meyveyle tatlandırın.
4. Enerjisiz tatlandırıcılarla yapılmış light yoğurdu tercih edin.
5. Ekmeğinizi tamamen tüketmek yerine birisiyle paylaşın veya ertesi sabah kahvaltısı için ayırın.
6. Yumurtanızı pişirirken margarin veya sıvı yağ kullanmak yerine yağsız tavada veya domates ilavesiyle ile pişirin.
7. Omletinizi peynir veya sucuk yerine soğan, mantar, ıspanak ve biber ile lezzetlendirin.
8. Omletinizi yaparken iki yumurta kullanmak yerine, yumurtalarınızdan birinin tamamını kullanın, diğerinin ise sadece beyazını ekleyerek aldığınız kaloriyi azaltın.
9. Şeker içeren reçeller yerine meyvenin kendi tadıyla yapılmış doğal reçelleri kullanın.
10. Normal sosis, salam ve sucuk yerine yağsız etle yapılmış olanları seçin.
11. Ekmeğinize sürdüğünüz veya sandviç/tost yaptığınız normal peynirler yerine yağsız olanları tercih edin.
12. Çayınızı, kahvenizi veya kahvaltılık gevreğinizi tatlandırmak için normal şeker yerine enerjisiz doğal tatlandırıcıları kullanın.
13. Sandviç veya tost yaparken beyaz ekmek yerine tahıllı ekmek kullanın.


Öğle ve akşam yemeği:
Tavuk ve balığı pişirirken haşlama, fırında pişirme ve ızgara yöntemlerini kullanın.
1. Makarnanızı kıymalı sos yerine biber, kabak, soğan ve mantar gibi sebzelerle hazırladığınız sosla lezzetlendirin.
2. Ton balıklı veya tavuklu salatanızı limon, sirke, az zeytinyağı ilavesiyle tatlandırın veya mayonez kullanacaksanız light olanları tercih edin.
3. Ton balığının yağda olanları yerine suda olanlarını kullanın.
4. Sandviçinize koyduğunuz peynir veya ızgara etinizi azaltın ve yerine taze sebze ekleyin.
5. Sandviçinize koyduğunuz peyniri zaman zaman tamamen kaldırıp sandviçinizi taze marul, domates, soğan gibi sebzelerle hazırlayın.
6. Etlerinizi yağsız pişirin.
7. Et, tavuk ve balığın yağsız olanlarını tercih edin.
8. Pizza yaparken kullandığınız peyniri yarıya indirin.
9. Sandviç hazırlarken ekmeğe yağ veya peynir sürmeden hazırlayın veya light olanları seçin.
10. Normal margarin yerine light olanları tercih edin.
11. Dışarıda yediğiniz yemeklerde başlangıç olarak yediğiniz besinlerde porsiyon kontrolünü sağlayın ve düşük kalorili olanları seçin.
12. Yemek tariflerinde normal krema yerine yağsız olanları kullanın.
13. Yemeklerinizle beraber tükettiğiniz ekmeğin porsiyonlarını küçültün.
14. Yemekleri, çorbaları veya sosları servis ederken üzerinde biriken yağ tabakasını alıp servis yapın.
15. Sofrada tabağınızı tamamen bitirmeyin.
16. Salatalarınızı krutonsuz tüketin.
17. Salatalarınızı normal soslar yerine düşük kalorili soslarla lezzetlendirin.
18. Tavuk ve balığı pişirirken haşlama, fırında pişirme ve ızgara yöntemlerini kullanın.
19. Tavuğun derisini tüketmeyin.
20. Tükettiğiniz et porsiyonlarını azaltın.
21. Salatalarınızda düşük yağlı lor peyniri tercih edin.
22. Makarna ve pilav tüketirken porsiyon miktarınızı azaltın (özellikle yarım porsiyona indirmeyi deneyin).
23. Ana yemeklerin yanında yağlı ve kalorisi yüksek garnitürler yerine ızgara mantar tercih edebilirsiniz.
24. Yemek yaparken bir yemek kaşığı sıvıyağ kullanın.
25. Aperatiflerinize peynir ve ızgara sebzeler eşlik etsin.
26. Çok yağlı pişen sebze yemekleri yerine mevsimine uygun çiğ sebze ve meyve tercih edin.
27. Yemekleri hazırlarken, yağ kullanmak yerine yanmaz tava ve tencerelerde yağ koymadan pişirmeyi deneyin.
28. Peynirli, yoğurtlu, etli yemekler hazırlarken yemeğe girecek olan yağı azaltın veya hiç kullanmayın.
29. Yavaş yemek daha fazla yemenizi engeller.


Tatlılar:
Hazırladığınız tatlılarda yağlı soslar yerine elmalı soslar tercih edin.
1. Tatlı ihtiyacınızı karşılamak için tam bir porsiyon yerine tatlının tadına bakarak veya yarım porsiyon tüketerek daha dikkatli olabilirsiniz.
2. Sofra şekeri yerine tatlandırıcı ile yapılmış hafif ve sütlü tatlıları veya meyveli tatlıları tercih edin.
3. Tatlandırıcı kullanarak evinizde kendinize light komposto yapın.
4. Külahlı dondurma yerine tekli dondurma kaplarında dondurma yemeyi tercih edin.
5. Kremalı dondurmalar yerine buzlu dondurmaları tercih edinin.
6. Kremalı pastalar yerine diyet dondurma veya meyve tercih edin.
7. Kek veya turta yerken yarım porsiyonunu iptal edin.
8. Evinizde acil durumlarda diyet dondurma ve meyve bulundurun.
9. Puding veya vanilyalı soslar yerine mevsimine uygun taze meyveleri tercih edebilirsiniz.
10. Cevizli, bademli tatlılar ve kremalı turtalar yerine elma, şeftali ve çilek tercih edebilirsiniz.
11. Kek, brownie veya diğer tatlılar hazırlanırken yağ miktarını minimuma indirin.
12. Tatlı yiyeceğiniz zaman mutlaka porsiyonunuzu başkası ile paylaşın.
13. Standart yağlı kekler yerine daha az yağlı light kekleri tercih edin ve mutlaka bütün kek ve türevi besinlerin yağ miktarına dikkat edin.
14. Hazırladığınız tatlılar da yağlı soslar yerine elmalı soslar tercih edin.
15. Çikolatalarınızı bitter tercih edin ve mümkün oldukça az tüketin.


İçecekler:
Kahvenize yağsız süt veya şekersiz kahve aroması
1. Diyet veya meyvesiz sodaları tercih edin.
2. Sıcak çikolata veya kahvaltıda tatlı besinler hazırlarken yağsız süt ve tatlandırıcı kullanın.
3. Yemek, kahve veya içecekler servis edilirken yanında sunulan minik kurabiyelere dikkat edin.
4. Sıvı ihtiyacınızı, su, light buzlu çay ve evde makine ile yapacağınız sade soda ile hazırlanan meyveli sodalarla gidebilirsiniz.
5. İçeceklerinizi tüketirken orta büyüklükte veya büyük bardak yerine küçük boy bardak tercih ediniz.
6. Yağsız veya yüzde
50 yağlı sütler tercih edin.
7. Gün içinde yeterli miktarda meyve ve kendinizin hazırladığı meyveli soda ve sade içecekleri tercih edin.
8. Alkol tüketiyorsanız light bira veya şarap tercih edin.
9. Kafein miktarı yüksek olan diyet ürünlerden kaçının (gazlı içecekler gibi).
10. Şeker ilavesiz konsantreleri tercih edin.
11. Alkollü karışık meyve kokteylleri yerine alkolsüz kokteylleri tercih edin.
12. Kahvenize yağsız süt veya şekersiz kahve aroması ekleyerek daha hafif lezzetler yaratabilirsiniz.


Atıştırmalar:
Seçtiğiniz meyveler tenis topu büyüklüğünü geçmemeli.
1. Tatlı yerine meyva salatası tüketebilirsiniz.
2. Yağsız yoğurdu soğutup taze meyve ile tatlandırabilirsiniz.
3. Büyük kutularda satılan meyveli yoğurtlar yerine küçük kutularda satılan light meyveli yoğurtları tercih edebilirsiniz.
4. Krakerlerinizi paketinden yemek yerine küçük kaplarda tüketerek porsiyon kontrolü yapabilirsiniz.
5. Çiğ sebzeleri mayonezli soslar yerine baharatlandırılmış taze domates soslarıyla yiyebilirsiniz.
6. Kızarmış cipsler yerine fırında pişirilmiş olanları seçebilirsiniz.
7. Şurup veya şekerli suda beklemiş meyve konsantreleri yerine kendi suyunda bekleyenleri, şeker ilavesizleri seçebilirsiniz.
8. Elma, armut veya portakal gibi bütün meyvelerin bir tenis topu büyüklüğünde olanlarını tercih edebilirsiniz.
9. Kurabiye yerine küpler halinde doğranmış meyveleri tercih etmelisiniz.
10. Meyve ve salata soslarında seçici olun. Yağı azaltılmış, kalorisi kısıtlı tatlı veya ekşi sosları tercih edin ya da ev yapımı olanları kullanın.
11. Yarım kase kuru meyve yemektense yarım kap taze meyve tüketmeye çalışın.
12. Çoklu paketlerde satılan barları tek porsiyonla sınırlayın, kendinizi durduramıyorsanız bir arkadaşınızla paylaşmayı deneyin.
13. Küçük bir avuç dolusu beyaz leblebi tüketin.
14. Çikolata krizlerini light olanlarla ve porsiyonları kontrol ederek geçiştirin.
15. Çikolata yemek yerine yağsız ve şeker ilavesiz pudingleri tercih edin.


Dışarıda yemek yerken:
Masaya oturur oturmaz garsondan ekmek tabağını kaldırmasını isteyin.
1. Yağsız, tuzsuz patlamış mısırı paketleyip yanınızda taşıyın.
2. Masaya oturur oturmaz garsondan ekmek tabağını kaldırmasını isteyin.
3. İlk yemek olarak çorbayı seçin.
4. Kremalı çorbalar yerine hafif sebze içerikli çorbalar tercih edin.
5. Büyük porsiyonları tercih etmeyin, mönüleri asla bir boy büyük alternatifleri ile değiştirmeyin.
6. Mayonezli soslar yerine sirkeli soslar tercih edin.
7. Salatanıza kruton ekletmeyin.
8. Karışık pizzalar yerine domatesli veya sebzeli pizzaları seçin.
9. Garnitür olarak patates kızartması, pilav ve makarna yerine haşlanmış veya ızgara sebzeler tercih edin.
10. Başlangıç yemeklerinden birini ana yemek olarak sipariş edin, yanına çorba, salata veya sebze yemeği alın.
11. Siparişinizin yanında sunulan cips veya patates kızartması gibi opsiyonlara hayır deyin.
12. Sipariş ettiğiniz yemeğin yarısını yiyin ya da paylaşın.
13. Balığınızı ağır soslar yerine limonla tüketin.
14. Fast food yiyecekseniz yanında salata sipariş edin.
15. Kızarmış veya una bulanmış hamburger köfteleri yerine ızgarada pişirilmiş olanları tercih edin.
16. Salata veya sebzenizi sosu yanında gelecek şekilde sipariş edin, çok az da olsa tadımlık alın.

MOTİVASYON ...



Egzersizle ilgili sorunlardan biri motivasyonu korumaktır. Birçok insan zayıflama hedeflerine ulaştıktan sonra, giderek dikkatli yeme programlarının yanı sıra egzersiz programlarına da ilgisini kaybetmektedir. Önce bir ya da iki antrenman atlanır, sonra bir defada birkaç tane. Bir süre sonra kendilerini yine eski sabit alışkanlıkları içinde bulurlar.

Uzun dönemde formda kalmanın tek yolu egzersizi günlük yaşantınızın çalışmak ve aile ve dostlarla temasta olmak gibi bir parçası haline getirmektir. Aşağıda günlük yaşamınızın bir parçası haline gelebilecek, kilo verirken kullanabileceğiniz ve aynı derecede önemli olmak üzere hedefinize vardıktan sonra da devam edebileceğiniz bir egzersiz planı için bazı öneriler sunulmaktadır.

Gerçekçi olun. Pek azımız, filmlerde ve bazı yayınlarda gördüğümüz mükemmel biçimli vücutlara sahip olabiliriz. Bunlar gözünüzü korkutmasın. Kendinizi onlarla karşılaştırmayın.

Mükemmel fiziği yaratmaya çalışmak yerine, kaslarınızı kuvvetlendirmeye, kalbinize ve akciğerlerinize güç kazandırmaya çalışın. Böylelikle egzersizi programınızın en önemli yönüne, daha sağlıklı olmaya yönelteceksiniz.

Etkinliklerinizi dikkatle seçin. Yaptığınız şey kişiliğinize uymalıdır. Birebir rekabetten haşlanıyorsanız tenis gibi bireysel bir spor seçin. Sosyalleşmekten hoşlanıyorsanız bir ekip sporu seçin ya da dans veya aerobik gibi grupla yapılan sporları tercih edin. Yalnızlıktan hoşlanıyor sanız, yürümeyi (tüm yaşlar ve birçok sağlık durumu için tavsiye edilir), koşmayı, bisiklete binmeyi ya da kayağı deneyin. Neyi seçerseniz seçin, haftada en az üç kez, 20 dakika ya da daha fazla bir süre, düzenli bir şekilde yapabileceğiniz bir şey olmasına dikkat edin. Etkinliği hep aynı zamanlarda yapmaya çalışın. Bu egzersiz alışkanlığı geliştirmenize yardımcı olur.

Öncelikler belirleyin. Zaman ayıramamak bir egzersiz programını bırakmanın eri yaygın nedenidir. Ancak, çalışmalar egzersiz yapan insanların, oturan insanlarla aynı miktarda, hatta daha az boş zamanı olduğunu göstermektedir ama egzersiz için vakit bulmaktadırlar.

Boş zamanınızı iyi kullanın. Programınız doluysa, egzersiz bir sıkıntı daha yaratır. Kararlı olursanız, haftada üç ile beş kez 30 dakikalık ya da bir saatlik egzersizi sürdürmek kolay olabilir.

Değişiklikler yapın. Sabit bir egzersiz programından sıkılıyorsanız, çeşitlemeler yapın. Etkinlikleri değiştirmek bedeninizdeki aşınıp eskimeyi önlemenin de iyi bir yoludur. Bir gün bisiklete binin, ertesi gün koşun , başka bir gün dans edin hepsi egzersiz programınız için uygundur. Ağırlık kaldırma, jimnastik ve yüzme kasları sağlamlaştırır.

Fazla yorulmayın. Sonunda egzersize karar veren bazı insanlar aşırı antrenman yaparlar. Egzersiz konusunda o kadar coşkulanırlar ki, kendileri için hiç gerçekçi olmayan hedefler belirlerler. Beden istendiği kadar çabuk yanıt vermediği zaman bu, zedelenmelere ya da hayal kırıklığına yol açabilir.

Aşırı güç harcamadan, doğru bir yol izleyerek başlamak için, seçtiğiniz spor için bir antrenör ya da uzmana danışın. Mümkünse, egzersiz programınızı başkalarıyla birlikte de uygulayabilirsiniz. Düşük bir hız seçin ve yeterince dinlenmeye dikkat edin. Sorunlar çıkarsa, derhal bir antrenör, doktor ya da spor tıbbı uzmanıyla temas kurun.

Bir yatırım yapın. Birçok insan para yatırdığı zaman, kendini bir etkinliğe daha bağlı hisse-der. Bazı insanlar başkalarının baskısının da bağlılığa yardımcı olduğunu hissedebilirler. Sağlığınıza yapılan bir yatırım için bu tür harcamaları dikkate alın.

Ama akıllıca harcama yapın. Tüm yapmak istediğiniz birkaç ders almaksa pahalı bir kulübe üye olmanız gerekmez. Bir etkinliği yapmak için en iyi spor donanımına sahip olmanız gerekmez. Bir çift koşu ayakkabısı almak, programınıza başlamanız için sizi motive edebilir, ama en pahalı ayakkabıyı almak vücudunuzun daha hızlı forma girmesini sağlamayacaktır.

Başkalarının sizi nasıl gördükleri konusunda endişelenmeyin jimnastik mayosuyla nasıl göründüğünüzü kafanıza takmayın. İnsanların çoğunun kendi görünüşleriyle sizinkiyle değil ilgilendiklerini unutmayın.

Kendinizi ödüllendirin. Bir diyet uygularken zaman zaman kendinizi hoş görebileceğiniz gibi, egzersiz programınız için de ılımlı bir hoşgörü motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olabilir. Arada sırada kendinizi, yürürken dinlemek için yeni bir kaset ya da yeni bir eşofmanla ödüllendirin.

Eğlenin. "Acı olmadan kazanç yok.", "Yanmayı hissedin." Ne yazık ki, bu tür tutumlar hiç de istemediğiniz ciddi bir işe girişmişsiniz duygusunu yaratabilir, ve yaptığınız sona ermek bilmeyen keyifsiz bir iş gibi görünüyorsa, vazgeçmeyi düşünebilirsiniz. Egzersizi bir gerilim azaltma ya da sakin düşünme zamanı ya da kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bir şey gibi görmeye çalışın. Bu nedenle, keyif veren bir etkinlik seçmek önemlidir.

Tıbbi Pilates Nedir?


PİLATES diğer bir adıyla ”kontrol etme sanatı” Alman kökenli Joseph Pilates tarafından yaratılmış bir sistemdir. Doksan Yılı aşkın bir zamandır var olan Pilates önceleri sadece ünlü film yıldızlarının ve dansçıların gizli sırrı iken, daha sonraları etkin sonuçları sebebiyle hızla yayılıp uygulanmaya başlanmıştır. Pilates’e bir yaşam biçimi olarak bakmak hiçte yanlış sayılmaz. Pilates kendi içinde sürekli büyüyen, gelişen ve derinleşen bir felsefedir.

Tıbbi Pilates nedir?
Zihin ve vücut bütünlüğünü öngören denge, nefes ve hareketin kontrolünü, postür düzgünlüğünü ve stabilizasyonunu sağlayan , konusunda uzman bir fizyoterapist kontrolünde yapılan egzersiz programıdır.

Tıbbi Pilates Egzersizlerinin Amacı
- Tıbbi Pilates egzersizlerinin amacı, karın ve sırt bölgelerini eşit oranda güçlendirip, vücudumuzun üst kısmında sağlam bir iskelet sistemi oluşturmaktır. Pilatese göre vücut merkezi, derindeki kaslarla bel kemiğine en yakın kaslardan oluşur. Klasik egzersizlerde zayıf kaslar zayıflama, güçlü kaslar güçlenme eğilimindedir. Bu da dengesiz adale yapısına, kronik bel ağrısı ve sakatlıklara yol açar. Pilateste kas yapısı bir bütün haline getirilir. Sakatlanmalar zorlaşır, dayanıklılık artar, metabolizma hızlanır.

Tıbbi Pilates egzersizlerini düzenli olarak en az 3-6 ay yapan kişilere sağladığı en önemli katkılar:

* Vücut farkındalığı yaratır,
* Duruşu düzelterek duruş bozukluğunun neden olacağı kas iskelet sistemi problemlerinden korur,
* Ağrıların ve şikayetlerin tekrarlanmasının ortadan kaldırır,
* Vücudun daha esnek olmasına yardımcı olur,
* Sıkı ve Kuvvetli karın kasları sağlar.
* Özellikle omurga olmak üzere, tüm eklem hareketleri üzerinde kontrol sağlar,
* Denge ve koordinasyonun arttırır,
* Dayanıklılığı arttırarak sakatlanmamıza engel olur.
* Kas kontrolümüzü artırır.
* Kasların kuvvet ve dayanıklılığının artmasına paralel günlük hareketler sırasında yaşanan yorgunluğu ortadan kaldırır.
* Daha doğru nefes alma, doğru duruş ve kasların doğru kullanımını öğretir..
* Konsantrasyon gücünü artırır.
* Vücuda faydasının yanısıra stresten uzaklaşmak için idealdir.
* Metabolizmayı hızlandırır.
* Atletik performansı arttırır.



PİLATES NASIL YAPILIR?
Pilates sıkıcı, sonsuz tekrar edilen sporlardan ayrılır. Bir hareket en fazla on kez tekrarlanır. Sonucu kısa zamanda hissedilir ve sonrasında gözlemlenebilir. Seans bittiğinde yorgunlu hali olmaz tam aksine tamamıyla rahatlamış bir halde ayrılırsınız.
Pilatesle hareketler birinden diğerine akar. Bu pilatesi zevkli bir hale getirir. Kendimizi bir dansçı ya da jimnastikçi gibi hissedersiniz.Pilatesle birlikte denge, kontrol gibi yetenekleri de kazanırız. Pilates zekice planlanmıştır ve bu yüzden harekette ekonomiyi sağlar. Sadece vücut ile değil vücut ve düşünce gücünün birleştirilmesi ile uygulanır. Bu yüzden sonuç etkili ve pozitif gelişme kaçınılmazdır.

Pilates ile tüm vücut esner ve omurların arası açılır. Dolayısıyla, bu teknik uzun süre uygulandığında düzgün duruşun sağlanmasıyla boyunun 2-3 cm uzaması mümkündür Pilates, kas yapısını bir bütün haline getirir. Bu sayede kilo vermeseniz de incelirsiniz çünkü kasların şekli vücudunuzu toparlar. Kısa sürede güçlü ve uzun kaslara sahip olmanızı sağlayan tek egzersiz yöntemi olan pilates, vücudun dayanıklılığını arttırdığı için sakatlanmaları büyük ölçüde önler.
Pilates'e göre: devamlı, düzenli ve akılcı bir şekilde yapılan vücut geliştirme sayesinde günlük işlerimizi daha kolay, daha doğal ve daha doyurucu bir hale getirebiliriz. Egzersiz salonlarında verilen egzersiz programları kas kuvvetini devamlı korumayı ve kuvveti sürekli artırmayı özendirici bir eğilim gösterir. Bu şekilde: kuvvetli kaslar daha kuvvetli, zayıf kaslar daha zayıf hale gelir. Pilates metodunda ise bunlara zıt olarak sonuçlar geç dönemlerde ortaya çıkar. Fakat yararları oldukça açık ve nettir. Ayrıca Pilates yönteminde egzersizlerle elde edilen sonuçlar, egzersizler bırakıldıktan sonra da devam eder.

Egzersizlere yeniden başlandığında iki yıl ara verilmiş bile olsa sanki dün bırakılmış hissi verir. Bunun dışında alışılmış egzersiz rutinlerden farklı olarak; diğer egzersizler kasları vücudun dışından içine doğru çalıştırırlar. Pilates de ise kaslar, vücudun derinliklerinden başlayarak dışına doğru çaıştırılır.

İçeriden dışarı doğru yapılan çalışmalarda vücudu çok daha iyi anlayabilirsiniz. Bu şekilde daha önce hiç bilmediğiniz kasları keşfederiz ve çok küçük kas grupları bile kullanılmaya başlanır. Sonuçta tüm hareket açıklığı boyunca yardımcı olabilecek bir kontrol mekanizması geliştirlmiş olur.

NEDEN TIBBİ PLATES ?
Pilates egzersizleri temel duruş pozisyonundan dirençli yapılan egzersizlere doğru zorluk derecesi değişen çeşitli egzersiz gruplarından oluşur.Egzersizler ;temel dönem egzersiz rutinleri, orta dönem egzersiz rutinleri ve ileri dönem egzersiz rutinleri olarak değişik seviyelerde yapılır.detaylı yapılan değerlendirmeler sonucunda kişi uygun egzersiz dönem programına alınmalıdır. geçmiş sakatlıkları göz önünde bulundurularak sakıncalı egzersizler programdan çıkarılmalı tamamen kişiye özel fiziksel kapasitesine ve vücut yapısana uygun egzersizler seçilmelidir.
Tıbbi pilates yıllardır fizik tedavide uygulanmakta ve koruyucu sağlık hizmeti mantığıyla da başarılı sonuçlar alınmaktadır.Joseph Pilates, tekniğini ilk geliştirdiği dönemde hasta bakıcısı olarak çalışmış ve egzersizlerini hastalarda uygulamıştır.yapılan çalışmalarda düzgün postürün(duruşun) ve devamlılığının sağlanması çeşit sakatlanmaların oluşma riskini azaltığı ve bazı bel, boyun, diz, kalça ve omuz problemlerinde tedaviye destek sağladığı ispatlanmıştır.tıbbi pilatesin uygulayıcıları FİZYOTERAPİSTLERdir.Yapılan egzersizlerde STABİLİZER sayesinde öncelikle stabilizasyonun kontorlünü geliştirilip diğer hareketler bunun üzerine eklenir. Tıbbi Pilates, vücudun duruşunu düzeltir. Daha doğru nefes alma, doğru duruş ve kasların doğru kullanımını öğretir. Bel ve sırt ağrılarının gidermeye ve oluşmasını önlemeye önemli ölçüde katkısı olup, fizyoterapistler tarafından önerilmektedir. Vücuda faydasının yanısıra stresten uzaklaşmak için idealdir.

Tıbbi pilates GÜVENLİdir,bir çok kas iskelet sistemi problemlerinde ve fiziksel kapasiteyi geliştirerek koruyucu anlamda kişinin yaşına ve fitness düzeylerine göre verilebilir.

“ HAYATA KARŞI DİK DURUN PİLATES YAPIN”